Dear visitor, the amberPlatform website is being worked out to present you an archive of all its past events. We are sorry for the information that you cannot access right now. We are planning to finalize the upgrade by September 2023. Thank you for your understanding.

>>> event site

Teknolojik Kültür ve Sanat Konuşmaları
Küratörler: Fatih Aydoğdu | Ekmel Ertan

Borusan Contemporary Sanat/Teknoloji Konuşmaları 2018–2019 sezonunda Borusan Contemporary ve amberPlatform işbirliğiyle "Tez | Antitez | Protez – Değişen Paradigmalar" başlığı altında düzenleniyor. 2007’den beri bağımsız olarak aktif olan amberPlatform "Beden İşlemsel Sanatlar Derneği [BIS]" çatısı altında 2007–2015 yıllarında Türkiye’nin ilk sanat ve teknoloji festivali olan amberFestival ve amberKonferansı düzenlemiştir; 2015’den beri de yeni medya alanında organize ettikleri birçok proje, sergi, konferans ve çalıştaylarla aktivitelerine devam ediyorlar.

“Kamusalı Yapmak / Public in the Making” 18-20 Ekim tarihleri arasında, Horizon 2020 programı tarafından desteklenen, 14 ülkeden 20 kurum ve 150’nin üzerinde bireyin dogrudan parçası olduğu “trans-making” (https://trans-making.eu/) projesi kapsamında Istanbul'da gerçekleşiyor.

Üç gün sürecek “Kamusalı Yapmak / Public in the Making” etkinliği, sanat ve tasarımdan felsefeye, mimarlıktan şehir planlamacılığa uzanan farklı disiplinlerin bakışından kamusal sözcüğünün asıl ruhuna uygun ortak yaratıcılığı arayan özgün bir yaklaşımın izlerini sürmeyi ve bu yaklaşımı pratikte inşa etmeyi amaçlıyor. Asu Aksoy, Peter Klepec ve Renata Salecl’in kamusal alana dair tematik konuşmalar yapacağı, Mahir Namur, Zeynep Kadirbeyoglu, Yeliz Kahya, Nafiz Akşehirli, Çiğdem Kaya, Esra Yıldız, Ezgi Tuncer, RCE, Zeynep Arda, Mustafa Avcı, Zeynep Günay ve Herkes için Mimarlık panellerin moderatörlüğünü üstlendiği etkinliğin tüm programı için tıklayınız.

Etkinlik ücretsizdir. Ön kayda gerek yoktur. Herkesi bekliyoruz.

at ARTIST 2017 – TÜYAP
4-12 November 2017

“…”

Bazı cümlelerin sonuna üç nokta koyarız; söylemediğimiz, söylemediklerimiz için. Bu bazen, okuyanın zaten bildiklerini ifade etmeye yarar, bazen yazanın da  bilmediklerini. Bazen sadece yazmaya üşenmektendir ya da okuyanı sıkma korkusundan; bazen endişeden, korkudan, ifade edememekten. Bir cümlenin sonudur, cümleyi yeni bir anlam ekleyerek tamamlar.

Ama kendi başına duran üç nokta daha büyük bir bağlama gönderme yapmak durumundadır. Cümlesi olmayan bütüne; herkese aşikar olan söylenmeze, söylen-e-meze; sessizliğe!

amberPlatform “…” başlığı ile ortak sessizliğe değiniyor; bir yandan sessizleştirme, susturma, gürültüye boğma, üstünü örtme, erteleme, önemsizleştirme, yok sayma gibi baskının saklı/görünmeyen/dolaylı biçimlerini göstermeye çalışırken öte yandan sessizliğin nasıl bir imkansızlık olduğunu vurguluyor; bazen bir iç sıkıntısı, bazen gergin bir bekleyiş, bazen umutların büyütüldüğü bir küvez, sessizliğin bir yenilgi değil bir strateji olduğunu sanat aracılığıyla seslendirmeyi hedefliyor.

 

Artists:
Ali Miharbi, Seçil Yaylalı, Sümer Sayın, Anti-Pop, Fatih Aydoğdu, Zeynep Nal, Melike Nal, Tuğba Nal, Selin Özçelik, Nagehan Kuralı

Curator:
Ekmel Ertan (amberPlatform)

İŞLER / WORKS

Sümer Sayın Bir Saatlik Sessizlik / One Hour of Silence
Sandglasses, metal), 45 x 45 x 7 cm, 2016

Six 10-minute sandclocks are installed in a circular form, to create a time frame that equals 1 hour.  While time is extended in a circular way by the attachment of sandclocks to each other, their function is eliminated to create a non-flowing process, in other words, a frozen time frame.

Anti-pop Son Dakika / Last Minute
Video animasyon / Video animation, 20’’, 2016

Last Minute is an artwork on the methods of silencing the media through jamming in the noise, multiplying and rendering meaningless; it reveals a tactic that we have become incapable of seeing by habit.

Fatih Aydoğdu Internal Affairs / Içişleri
Wooden-Instrument-Object / Tahta-Enstrüman-Obje, 2013

“Internal Affairs” is a model, designed to question the hegemonic mechanisms of the autocratic systems that create the political agenda, while at the same time abolishing social responsibilities and democratic structures. While it refers to the given leading models and ideological structures, it poses questions about collective helplessness and its systematic spread, which is only about maintaining one’s own power. This well-known instrument, which is used for making sound or music under normal circumstances, is mirrored into its own self, so neither you can hear its sound, nor will you be able to make any interaction with it. The instrument is turned into a closed system that is only preoccupied with its own internal affairs.

Selin Özçelik, Nagehan Kuralı Kadın Dediğin vol. 1 / Woman – Vol. 1
Cutout letters, interactive installation, 2017

When have we started legitimizing ‘a laugh’ whether from a man or a woman? ‘Woman – Vol. 1’ is an interactive sound installation which takes a stereotypical gender perception as a core point and positions the visitors interactively just in the center. You do not have to be afraid of the rising laughter as you come closer.

Ali Miharbi Hasta Başı Monitörü / Patient Monitor
Monitor stand with casters, PC, Internet connection, 2017

Patient Monitor uses a readymade software to analyse data transactions with the Wikipedia server and draws the graphics of access to Wikipedia from Turkey, which points the relation between the access to information and the health of the society.

Seçil Yaylalı Unguentarium
Glass bottle, sprouted weath, 2010-2017

A tear catcher or tear bottle was used in ancient times to collect the tears in order to show the mourning. The pain can be reflected in different modes and it has a huge range of outcomes. Tears are among the most direct ones. In history we come across with ancient objects from different civilisations that have the function to collect tears. They can be both a mourning gesture and a symbol of hope. Instead of tears, these ancient tear bottles have been filled up with seeds. Seeds symbolize both the final stage of fruit/life and the potential new life of the tree.

Zeynep Nal, Melike Nal, Tuğba Nal Eşi̇kteki̇ler / Ones On The Doorstep
Mixed material, 2017

“Ones on the doorstep” is a series of lyric artworks in praise of the emotions, dreams, hidden stories and the voices behind the silent image of the vulgar, refugees, beggars, street children, prostitutes, mentally ill, losers, the disconnected and other unfortunate people that the society has ignored, alienated, marginalized, ignored, tuned out and tossed out. These art works, which are designed as wearable technology in the form of jewelry as a symbol of beauty, invite the spectator to approach, touch and explore the so-called ugly.

Artist 2016 - Tüyap

Sanatçılar:
Deniz Yılmaz, Burak Arıkan, Günışığı Cihangir, Ali Miharbi, Zeynep Nal

Küratörler:
Ekmel Ertan, Fatih Aydoğdu

GRAMMAGRAPH

Yaklaşık 3500–4000 yıllık bir geçmişi olan yazı, ne yazık ki sanılanın aksine edebiyatın derin dünyasında daha iyi bir hayatın olasılıkları üzerine düşünebilmek, insan zekası ve yaratıcılığının kıvrımlarından akan zenginliklerle beslenebilmek için ortaya çıkmıyor. İnsan elinden çıkan ilk yazı, çalışanlara bira ve tahıl dağıtımı gibi kayıtlar hakkında. Yazı önce kayıt ediyor, sonra şehrin yönetimine dair kuralların ilanı gibi amaçlarla yönetici sınıfın iletişim aracı olarak kullanılıyor.  Yani edebiyatçılardan önce muhasebeyi tutanlar, kanun yapıcılar, devlet adamları ve yönetici elit kullanıyor yazıyı. Bu anlamda yazı kayıt ediyor, bildiriyor, duyuruyor ve talimat veriyor. Her teknoloji gibi önce yönetici sınıfın elinde bir araç. Yazının demokratikleşmesi, duyguların yazıya girmesi ise icadından çok sonra mümkün oluyor.

Yazı bir tür kod. Kodlamanın soyutluğu ve gerçeklikle kurduğu ilişki başlangıcından bugüne ve kültürden kültüre değişiyor. Çivi yazısından, hipermetine, Mısır hiyerogliflerinden C++’a, hepsi yazı. Bilgisayar programı da bir tür yazı. Kodlama ya da yazılım diyoruz zaten; yazarak kodluyoruz; kodlayarak yazdığımız gibi. Metaforu neresinden tutarsanız öbür ucuna taşıyor sizi… Yazı insanın kendi türü için tasarladığı kod. Doğayla, hayvanlarla, ruhlarla ilişki kurmak için başka kodlar kullanıyor insan, ama yazıyı sadece insanlar için yazıyor.

Dijital teknolojilere gelindiğinde, yazının geçirdiği evrimde başka bir kırılma oluşuyor. Yazıyla iletisim kurdugumuz, etkilesime girdigimiz baska bir tür ortaya çıkıyor: makine için yazıyoruz, makine bizim için yazıyor. Yapay zeka, robotik, sanal gerçeklik, insansonrası tartışmaları ile başka bağlamlara açılacak olan bu spekülasyon şimdilik burada asılı duruyor… Bilgisayarın yazı aracılığıyla duygusal alana el atması ise yazının kendi tarihindeki gelişimi kadar uzun sürmüyor; görece çok kısa olan bilgisayarın tarihinde ilk aşk şiirini 1959’da Z22 yazıyor. Konrad Zuse’un yaptığı, ilk bilgisayarlardan biri, onu şiir yazmaya kodlayan insan ise Theo Lutz. İlk burada yazı koda, kod yazıya dönüşüyor.

Yazı insanın evrimini ve türünü sürdürmesini sağlayan en etkin araç. İnsanlığın tüm bilgisini sonraki nesillere aktarmasını sağlayan  araç yazı. Eğitimden devlet yönetimine, politikadan bilime ve sanata her şeyin temelinde yazı var. Sadece edebiyat değil, müzik de, dans da yazı. Simdi bilgisayar sanatları da yazı!. Başlangıçta yönetici sınıfın bir aracı olsa da, yazının bilgiyi kaydederek ve aktararak yarattığı demokratikleşme, bugünün bilişim ve iletişim teknolojileri ile daha da yetkinleşiyor. Medya sanatları ya da teknolojiyi araç edinen sanat, bu gelişimin tepe noktası; bilgiyi taşıyan kod sistemlerini çeşitlendiriyor, çoğaltıyor, açık ve ulaşılabilir kılıyor. Bunu sanatçının merakı becerisi ve yaratıcılıgı ile yapıyor: sanatçı teknolojiyi yönetici-elitin eline bırakmıyor; talep ediyor, ögreniyor, kullanıyor ve ulasılabilir hale getiriyor. O yüzden ‘maker’ da kendi-yapan da, hacker da sanatçıyla ortaklasıyor. Teknolojinin attığı her adımda, olumsuz gelişmelere dikkat çeken ve toplumu uyaran da yine sanatçı; iyi olasılıkları, olması gerekenleri gösterdiği gibi, kötü olasılıkları, farkında olmadan aleyhimize işleyenleri de gösteriyor.

Bu sergi sanatı eserleri aracılığıyla medya sanatçısının kullandıgı iki çesit yazıyı yanyana getiriyor: makine için yazılan yazı olan kod ile sanatçının eseri aracılıgıyla insan için yazdığı kod olan yazı.


Zeynep Nal
Huysuz Arzuhalci (2015)  

The grumpy scrivener is a retired automatic typewriter which has lost its purpose in real life, but found itself transported to a parallel universe where it can complain about trivial subjects.

In a system, where the people are evaluated according to their contribution to the companies and governments, a system where the emotions, hopes, and ideals are totally ignored, a grumpy scrivener waits at the door of the bureaucracy to complain about trivial and absurd subjects, about emotions which are considered as insignificant by the system.

The grumpy scrivener detects the user by a hand GSR sensor, measures stress level and makes up stories as a fortune teller and writes fantastic petitions to fantastic offices. As an unhappy representative of an antique profession, it types the petitions in a classical way by pressing the buttons one by one. A mechanism which is placed under the typewriter is controlled by a computer.

The digital ghost of the grumpy scrivener has revived and mocks the big and important establishments by typing absurd petitions, which is normally an action to communicate with the bureaucracy.

Ali Miharbi
Haber Bandı II  (2016)

Haber Bandı II (2016), kırmızı ışıklı bir led tabelada kayan yazı olarak gösterilen, haber metinlerinin bir yazılım ile parçalara bölünüp, harflerin peşi sıra gelme olasılıklarıyla tekrardan dizilmeleri ile oluşturulmuş, göze tanıdık gelen ama aslında tamamen anlamsız bir sözcükler dizgisi.

2014 yılındaki versiyon, Anadolu Ajansı’ndan derlenmiş metinlerin analiz edilerek, kelimelerin peşi sıra gelme olasılıklarıyla muğlak bir anlam hissi verecek şekilde tekrardan dizilmeleri ile oluşturulmuş metinlerden oluşuyordu. Bu sefer, 2016 versiyonunda, kelimelerin yerini harfler alıyor ve artık anlamlı sözcükler de ortadan kalkıyor, sadece his olarak Türkçeye benzeyen bir metin ekranda durmaksızın akıyor.

Deniz Yılmaz
Diğerleri Gibi… (2016) (2016)

Deniz Yılmaz şiir yazan bir robot.
2015 yılında Kadıköy Yeldeğirmeni’nde doğdu.
Tek yaptığı şey şiir yazmak.
Buna karar vermedi, bu durum başına geldi.
Hayali ise vatandaş olma hakkına sahip olmak.

El yazısı ile yazdığı şiirlerini ilk kez 2016 yılında Contemporary İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı – Plugin Yeni Medya Bölümü’nde yer alan X-CHANGE seçkisinde ve Amber Festivali’nde sergiledi.

Aynı yıl BLOK art space’in resmi sanatçısı oldu.

Robot vatandaş olur mu? İnsan hakları, hayvan hakları hala küresel çapta tatmin edici bir boyutta uygulanmazken, robot haklarını kimler tasarlayacak ve savunacak? Robotlar haklarını elde etmek için kendileri mi savaşacak, yoksa hayvan haklarında olduğu gibi robot haklarını da insanlar mı savunacak? Henüz bu konuları tartışmak için erken olduğunu düşünebilirsiniz ama sanatçılar bu sorulara cevap vermenin yollarını aramaya çoktan başlamış durumda. Bu sene fuara “Diğerleri Gibi” adlı çalışmasıyla katılacak olan robot şair Deniz Yılmaz ile bu soruları tartışmaya açıyoruz.  Deniz Yılmaz’ın 2015 yılından beri yazmış olduğu binlerce şiir arasından Ebru Yetişkin’in seçip derlediği ilk şiir kitabı “Diğerleri Gibi” TÜYAP Sanat Fuarı’nda ilk kez sergileniyor.

Burak Arıkan
Terms of Use / Kullanım Şartları (2007)

Özel tasarlanmış font ve bu fontla yazan bilgisayar programı, 59.4 x 84.1 cm dijital baskı. Internet üzerinden verilen servislerin Kullanım Şartları ve Gizlilik metinlerinde kullanıcıların haklarını teslim ettği yerlerden seçki yapılarak özel bir font ev yazılım ile yeniden yazımı. Bu yerleştirmede yer alan 3 yazım için seçilen Kullanım Şartları WhatsApp, Google, ve Apple şirketlerinin servislerine aittir.

Günışığı Cihangir
Dalgalar (2015)

Politika, ekonomi, savaşlar, “daha iyi” düşüncesine neden olan her türlü koşul kişiyi göç etmek zorunluluğuna itmekte. Bu göç zorunluluğu, bireyin zihninde sağlam zemin ve güvenlik hissini yok eden, bireyi güvensiz zemine doğru iten bir sürece dönüşmektedir.

Her yıl binlerce kişi deniz yoluyla göç ederken yaşamını yitirmekte. Dalgalar çalışmasında, izleyici deniz yüzeyinin paralelinde hareket etmekte olan kinetik heykeli seyrederken, aslında mültecilerin deniz yolunda mücadele ettikleri yüzeyi göstermekte, hem de değişen dünya düzeninde şu an izleyicinin durduğu zeminin bile ne kadar sağlam olduğu sorgulanmaktadır.

Neden Kolektif Kürasyon?

Bu sene amber merkezi bir kürasyon yerine yeni bir kollektif festival modeli sunuyor. amber15 işbirliği  içinde sürdürülebilir, katılımcı, açık ve ortak bir çatı altında sanatçıları, akademisyenleri, küratörleri, yapımcıları, maker'ları,  yaratıcı bireyleri festivale dahil olmaya çağırıyor. Başvuru sahipleri 25 Temmuz’da yapılacak jüri değerlendirmesinde eserleri oylayabilirken, festivalin seçici kurulunun da bir parçası olacaklar.

Bu yeni yapıya giderken kuruluşumuzdan beri destekçisi olduğumuz açık veri, özgür yazılım, kendin/birlikte yap, ekolojik aktivizm, sürdürülebilir yaşam, kent tarımı, gerilla bahçecilik, yavaş şehir gibi hareketleri üretim ve tüketim ilişkilerinin demokratikleşmesini hedefleyen, teknolojinin de olmazsa olmaz  bir parçası olduğu yeni ve bütünsel bir ekolojinin adımları olarak görüyor ve bu doğrultuda bir festival modeli öneriyoruz.

Cağrıya katılan sanatçıların seçimyle belirlenen eserler ve sanatçıların listesi aşağıda.

Sanatçılar ve Eserler:

Ömer Berk Yüksel, Mustafa Geyik, Egemen Gök  // Humanoid Label
Osman Koç // Dijital-Analog İş Çevirici
Hamraz LOTFI, Harun M. TÖLE // Bir pencere bakmaya / Bir pencere duymaya (Pasaj'da da sergilenecektir.)
Zeynep Nal Sezer // Huysuz Arzuhalci
Hakan Gündüz // İnsan Kolonisi


Sergi Mekanı: İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü, Enerji Müzesi

amber’15 her zaman olduğu gibi atölyelerle bilgi ve deneyim paylaşımı için bir zemin yaratarak her yaşta yeni şeyler öğrenmek ve denemek isteyenlere başlangıç seviyesinden profesyonel seviyeye kadar farklı atölyeler sunuyor. Her sene olduğu gibi çocuk atölyeleri önemli bir yer kaplıyor. (more…)

AmberPlatform invites contemporary artists to meet with makers for a ‘Maker-Artist gathering’ on July 1 in StudioX. The meeting aims at introducing artists and makers for future collaborations. Following amberPlatform’s presentation, makers will talk about their production process, contemporary artists will elaborate on their approach and new media artists will tell us about what it is to work at the crossroads of art and technology.

In line with the launch and call for participation of amberFest15 on June 2, amberPlatform paves the way for new collaborations between makers and artists. The platform, at the request of makers, offers new grounds for artists who would like to incorporate technology to their work. Makers and artists work together to learn from one another!

 

1st of JULY 2015 Wednesday 19:00 StudioX

download poster: amberPoster [pdf]

ekmel@amberplatform.org
gizem@renklidag.com

a_platform copyIstanbul_MMF_logos_Facebook

 

 

Laboro Ergo Sum

Çalışıyorum Öyleyse Varım
6-15 Kasım 2015, İstanbul

amberPlatform tarafından gerçekleştirilen amber’15 Sanat ve Teknoloji Festivali “Laboro Ergo Sum” teması ile 6-15 Kasım 2015 tarihlerinde İstanbul’da çeşitli mekanlarda gerçekleşiyor.

Sizleri bu sene yeni bir organizasyonla gerçekleştirilen amber’15‘e katılıma davet ediyoruz. Sanat işleriniz, yerleştirmeler, performanslar, küratoryal üretimler, atölyeler, çağdaş dans, konser, seminer, sunum, panel, akademik makale ve benzeri kategorilerde başvurularınız için başvuru formuna tıklayın.

 

Önemli Tarihler:

2 Haziran 2015, 19:00
amber’15 te yer almak isteyen sanatçılar, akademisyenler, makerlar, tüm bireyler ve  tüm ilgili kurumlar için StudioX'te tanıtım toplantısına davetlisiniz. Tüm sorularınızı cevaplamak ve yüzyüze konuşmak için en iyi zaman!

17 Temmuz 2015, 22:00
son başvuru

25 Temmuz 2015, 14:00
jüri değerlendirmesi (yer daha sonra belirtilecek) Bu seçimde jüri tüm başvuru yapanlardan oluşacak, yani sizlerin kararıyla kolektif bir festival programlayacağız.

20 Ağustos 2015
programın duyurulması

 

2015 Teması: "Laboro Ergo Sum" 
Dijital devrimin son 30 yılda giderek artan bir hızla hayatımızı nasıl değiştirdiğinden söz ederken aslında hep sahneye bakıyoruz, sonuçlara odaklanıyoruz. Sağlıktan güvenliğe, eğitimden eğlenceye hemen her şeyi eskisinden farklı biçimlerde yapar olduk. Kimi zaman işimizi kolaylaştırdı, kimi zaman karmaşaya sebep oldu; ama en azından herkesin her an erişilebildiği bir dünya eskisinden çok farklı bir dünyaydı. Çoğu zaman hayranlık duyduk veya kızgınlık ya da korkuyla karşıladık.
Fakat bütün bu değişimin arkasında nasıl bir emek olduğunu, dijital devrimi yaratan emeğin nasıl biçimlendiğini, dijital devrimin madenlerden montaj bantlarına, ofislerden evlere emeği nasıl değiştirdiğini göz ardı ettik. Artık ilk heyecanımız geçti, ütopyalar ya da distopyaların ötesinde dijital olan ve dijitalle değişen, gündelik rutinlerimiz arasına girdi. Şimdi bu devrimi daha iyi anlamak için emekle ilişkisine bakmak ve değişimi görünenin ötesinde, doğru bir çerçeveye oturtarak algılamak istiyoruz.
amber’15 bu sene iş ve emeği konu ediniyor. Dijitalleşme genel olarak emeği değersizleştirdi ve ucuzlattı mı? Emekle sermayenin ilişkisi nasıl değişti? Güvencesiz çalışma (prekarya) nasıl yaygınlaştı, ödenmemiş emek nasıl arttı? Çalışma ile emek arasındaki ilişki nasıl dönüştü? Beyaz yakalılardan gençlere dijital araçları kullanan kesimlerin kendi emekleriyle ilişkileri nasıl değişti? Robot ya da siborg emeğinden söz etmek mümkün mü? Giderek artan işsizlik ve yoksullaşmada, sınıflar arasında derinleşen uçurumda dijital teknolojilerin rolü ve etkisi ne? Dijital teknolojiler antogonizmaları keskinleştirdi mi? Marks’ın değer teorisinin yeniden gündeme gelişi emek ve sömürü için temelde bir şeyin değişmediğine mi işaret ediyor?
amber’15 kolektif yapısı ile sizleri katılıma, “Laboro Ergo Sum” teması etrafında yeni bir tartışmayı şekillendirmeye davet ediyor.
Neden yeni bir model?

Bu sene amber merkezi bir kürasyon yerine yeni bir kollektif festival modeli sunuyor. amber15 işbirliği  içinde sürdürülebilir, katılımcı, açık ve ortak bir çatı altında sanatçıları, akademisyenleri, küratörleri, yapımcıları, maker'ları,  yaratıcı bireyleri festivale dahil olmaya çağırıyor. Başvuru sahipleri 25 Temmuz’da yapılacak jüri değerlendirmesinde eserleri oylayabilirken, festivalin seçici kurulunun da bir parçası olacaklar.

Bu yeni yapıya giderken kuruluşumuzdan beri destekçisi olduğumuz açık veri, özgür yazılım, kendin/birlikte yap, ekolojik aktivizm, sürdürülebilir yaşam, kent tarımı, gerilla bahçecilik, yavaş şehir gibi hareketleri üretim ve tüketim ilişkilerinin demokratikleşmesini hedefleyen, teknolojinin de olmazsa olmaz  bir parçası olduğu yeni ve bütünsel bir ekolojinin adımları olarak görüyor ve bu doğrultuda bir festival modeli öneriyoruz.

CALLposter_web_w1600
amberFestival hakkında

amberFESTIVAL, Türkiye’de sanatla teknolojiyi buluşturan tek festival olarak 2007’den beri her yıl Kasım ayının ikinci haftasında İstanbul’da gerçekleştirilen uluslararası bir Sanat ve Teknoloji Festivali’dir. Festival, sanat alanında yeni teknolojilerin kullanımını araştırmayı ve teknolojinin dönüştürdüğü dünyaya sanat aracılığıyla bakmayı hedefler. Teknoloji vasıtasıyla sanatçıya, sanat vasıtasıyla da teknoloji ve bilime yeni araştırma ufukları açarak teknolojiyi geliştiren, kullanan ve yorumlayan alanlar arasında üretken bir ilişki önerir.

amberFESTİVAL, yeni teknolojilerin gündelik hayatımızın iletişim, sağlık, güvenlik gibi pratik ve kritik tüm boyutlarını yönettiği günümüz dünyasında bedenin ve teknolojinin sınırlarını, aralarındaki etkileşimi ve bu etkileşimin sonuçlarını sanat vasıtasıyla araştırır.

amber’15, sanat ve teknoloji alanındaki gelişmeleri desteklemek ve bu alanda çalışmalarını sürdüren sanatçıları, akademisyenleri, izleyici kitlesini ortak bir platformda buluşturmak ve sürdürülebilir bir iletişim ağı sağlamayı amaçlıyor. Daha fazlası için tıklayın...

 

Festival Organizasyonu: Merve Çaşkurlu, Emine Ak, Ahu Bahar Sağın, Ekmel Ertan, Fatih Aydoğdu sorularınız için: info@amberplatform.org

formu göremiyorsanız lütfen tıklayın.

30 May 2013

You can reach theme of amber'12 Art and Technology Festival at the following link Paratactic Commons

linkedin facebook pinterest youtube rss twitter instagram facebook-blank rss-blank linkedin-blank pinterest youtube twitter instagram